İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tarafından düzenlenen “Türk Hazır Giyim Endüstrisinin Dönüşüm Yolculuğu” başlıklı toplantıda, sektörün bugünkü durumu, ihracat kapasitesi, dönüşüm hedefleri ve Avrupa Birliği ile ilişkileri masaya yatırıldı. Toplantıya Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe ve Avrupa Tekstil ve Giyim Konfederasyonu (EURATEX) Başkanı Mario Jorge Machado da katılarak önemli değerlendirmelerde bulundu.
“Hazır giyim, Türkiye’nin en kritik sektörlerinden biri”
Konuşmasına hazır giyimin Türkiye ekonomisindeki stratejik önemini vurgulayarak başlayan TİM Başkanı Mustafa Gültepe, sektörün yüksek katma değerli üretimi, güçlü ihracat kapasitesi ve istihdama katkısıyla öne çıktığını belirtti.
“Kilogram başına ortalama 20 dolar birim değeriyle ihracat yapıyoruz. Türkiye’de imalat sanayisindeki toplam istihdamın yüzde 14’ünü hazır giyim sektörü sağlıyor,” diyen Gültepe, bu performansla sektörün Türkiye’nin marka değerine katkı sunduğunu dile getirdi.
2022 yılında 21,2 milyar dolarla tarihi bir ihracat başarısı elde ettiklerini, 2024 yılı itibarıyla bu rakamın yaklaşık 18 milyar dolara ulaştığını belirten Gültepe, Avrupa Birliği’nin sektör için hâlâ en önemli pazar konumunda olduğuna dikkat çekti.
“AB pazarında kalıcılığın yolu ikiz dönüşümden geçiyor”
Mustafa Gültepe, ikiz dönüşüm (dijitalleşme ve sürdürülebilirlik) konularında büyük mesafe kat ettiklerini vurgulayarak, Avrupa standartlarını yakalayıp kimi başlıklarda da geçtiklerini şu sözlerle ifade etti:
“Dijitalleşme ve sürdürülebilirlik konusunda büyük mesafe katettik. AB fonlarından toplam 37 milyon avro hibe desteği almaya hak kazandık. Bugün geri dönüşüm, karbon ayak izinin azaltılması, sosyal uygunluk gibi konularda Avrupa’nın ötesine geçmiş durumdayız.”
Sektörün bu başarısının arkasında kolektif bir çaba ve ortak vizyon olduğunu belirten Gültepe, dönüşümün sadece bir hedef değil, aynı zamanda kamudan uluslararası alıcılara, finans kuruluşlarından test ve doğrulama örgütlerine kadar tüm paydaşların omuz omuza çalışmasıyla mümkün olabileceğini vurguladı.
“Bu koşulları oluşturduğumuzda Türkiye’yi küresel sürdürülebilir moda üssü yapma hedefimizi ulaşılabilir bir vizyon haline getirebileceğimize inanıyorum.”
“Gümrük Birliği’nin modernizasyonu hayati önem taşıyor”
Avrupa ile ticari ilişkilerin sürdürülebilirliğinde Gümrük Birliği’nin modernizasyonunun belirleyici olacağını vurgulayan Gültepe, şunları söyledi:
“Avrupa Birliği pazarında kalıcı rekabet üstünlüğü ancak Gümrük Birliği’nin tam modernizasyonuyla mümkün. Ayrıca AB’nin üçüncü ülkelerle imzaladığı serbest ticaret anlaşmalarına Türkiye’nin de dahil edilerek üçlü kümülasyon sağlanmasını önemsiyoruz. Bu konuda EURATEX başta olmak üzere Avrupa’daki muhataplarımızdan destek bekliyoruz.”
“Türk hazır giyim sektörü krizlere karşı dirençli bir çözüm ortağı”
Orta Doğu’daki jeopolitik gerginlikler ve artan korumacılık politikalarına da değinen Gültepe, küresel değer zincirlerinde kırılmalar yaşandığını belirtti:
“Korumacı ticaret politikaları yalnızca hedef ülkeleri değil, tüm tedarik zincirini etkiliyor. Hazır giyim üreticileri için maliyet baskısı ve stratejik belirsizlikler arttı. Bu noktada, hızlı, esnek ve verimli üretim kabiliyetiyle Türk hazır giyim sektörü stratejik bir çözüm ortağı olarak öne çıkıyor.”
EURATEX Başkanı Machado: “Türkiye, Avrupa için ideal bir ortak”
Toplantıya katılan Avrupa Tekstil ve Giyim Konfederasyonu (EURATEX) Başkanı Mario Jorge Machado, Türkiye’nin AB için taşıdığı stratejik öneme dikkat çekti.
“Türkiye, tekstil ve giyim alanında Avrupa Birliği’nin Çin ve Bangladeş’ten sonra en büyük 3. tedarikçisi konumunda. Türkiye ve Avrupa arasındaki ticaret; kalite, yakınlık ve sürdürülebilirlik sayesinde bu seviyeye geldi.”
Türkiye’nin tekstil ve hazır giyim endüstrisinin, EURATEX organizasyonu içinde de önemli bir temsil gücüne sahip olduğunu ifade eden Machado, “Türkiye, EURATEX’te 4 önemli kuruluşla temsil ediliyor ve bu katkılar Avrupa’nın tekstil stratejilerine yön veriyor.” dedi.
Küresel ölçekte yaşanan politik belirsizliklerin ve ticari değişimlerin Avrupa’yı tedarik zincirlerini çeşitlendirmeye yönelttiğini belirten Machado, bu trendin kalıcı olduğunu ve Türkiye’nin avantajlı pozisyonunun sürdüğünü söyledi:
“Türkiye’nin esnek üretimi, kapasitesi ve hızlı teslimatıyla Avrupa için ideal bir ortak olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.”